Adı : Kayda Geçsin
Yazar : Ece Temelkuran
Çeviren : -
Sayfa : 336
Yayınevi : Everest Yayınları
Baskı : 1. Baskı
Fiyat : 15,00 TL
* Faşizm, bütün felaketler içinde en kolay kılık değiştirendir. Bu eski tanıdık, bize eşkali ve karakteri binlerce kez tarif edilmiş olmasına rağmen, ne zamana bize doğru yaklaşmaya başlasa, hiç yeterince uzaktayken teşhis edilememiştir. Yaklaşıp kendini tanıştırdığında ise her şey için çok geçtir. Çünkü dokunduğu her şeyi çürüten bir sır vardır terkibinde. Öldüren değil, çürüten... rutubet gibi bir şey, küf gibi...
* Çocukluktan kurtulmanın, yetişkin olmanın önkoşulu kendi varoluşunun sorumluluğunu almaktır.
* İhsan Eliaçık:''Şimdigördüğümüz birçok kişi, malını korumak için antikomünist, sonra ülkede bunu savunanlar dindarlar olduğu için Müslüman oldu. Hiçbir hoca sana şunu anlatmaz: Peygamberimizin en büyük sünneti mülksüzlüktür.''üzerimde mülkiyet olduğu halde Rabbimin huzuruna gitmekten haya ederim'' demiştir. Zenginleri küstürürüz, vakıflarımızı, cemaatlerimize zenginler para, vermez, diye korkup anlatmazlar. Peygamberimizin ''Ticaret yapınız'' dediği de yalandır. Müşrik bir tüccarın sözü Peygamberimize mal edilmiştir. Peygamberimiz yoksuldu. Ama şimdi Başbakan yoksula ağlamıyor. Adalet, doğadaki güçlü zayıf dengesini korumak değildir. Bu, afyon dindir. Din, adalet, eşitliktir. Yoksulun derdiyle hemhal olmaktır. Biz diyoruz ki; ''dindar zihin: Senin bilincinde, tarihinde bu var. Uyan''
* İslamcı, başı açık bir kadında ne görür? Tarık (Tufan) gülüyor:
''Tebliğe muhtaç olduğunu düşünürler. Yardıma muhtaç duygusuyla yaklaşırlar''
İhsan Eliaçık daha sert şeyler söylüyor:
''Aşırı dar gruplar Atatürkçüleri dinsiz görür. Dini düşünen zihinde ötekileştirme çok şiddetli oluşur. Atatürkçü gerici, mürteci der. Ama dindar -bu Arap dünyasındaki din düşüncesidir- kafir der. Kanı, malı, canı helaldir. dini düşüncenin handikabı budur.''
* Mesele de burada zaten; söylemekle yetinmeyip söylediğin şey olduğun zaman peşine düşüyor çakallar.
* Babamın 12 Mart darbesinden sonra avukatlık yaptığı davalardan biriymiş. Bir öğretmene sormuş gazeteci Fethiye'de:
''Hocam turşu yapmak mı zordur, darbe yapmak mı?''
Öğretmen cevap vermiş:
''Turşu yapmak daha zordur. Çünkü turşu için vasıflı hıyar gerekir. Darbe için birkaç vasıfsız hıyar yeterlidir!''
* Hava güzel. Bu hem iyiye hem de kötüye işaret. Hava güzel olduğu için gelmek kolay ama hava güzel olduğu için başka yere gitmek de kolay, daha tasasız bir yere.
* Bir gardiyan şöyle demiş bir anneye:
''Teyze hiç içeride çiçek yaşar mı?''
Anne cevap vermiş: ''Benim yavrum yaşıyor ya!''
* Kim bilir belki Ortadoğu'daki oğlan çocukları yüzü kalabalıkların arasından sıyrılıp çıksın, bir kez olsun görünsün diye ölür.
* Çok mutlu olmak için toplanmış insanlar kendiliğinden mutlu olurlar; herkes çok mutluydu.
* Gencecik ihtiyarlıyorum...
* Kan, eroinden bile daha beter bağımlılık yapan bir sıvı, akmaya başladığında ne zaman biteceğine öyle kolay karar veremez insan. Kan, bataklıktır... Çakılırsın...
* Savaşı ve düğünü aynı malzemelerle yapan ülkeler sık sık sevişmekle öldürmeyi de karıştırırlar. Bombaların patladığı topraklarda yapılan düğünlerdeki havai fişek iştahı başka türlü açıklanamaz. dokunmayı bilmediği için sadece vurabilen oğlan çocuklarının büyümeden ihtiyarladığı memleketlerdir bunlar, kadınlar pişmeden yanar.
sf. XIII
* Çocukluktan kurtulmanın, yetişkin olmanın önkoşulu kendi varoluşunun sorumluluğunu almaktır.
sf. 8
* İhsan Eliaçık:''Şimdigördüğümüz birçok kişi, malını korumak için antikomünist, sonra ülkede bunu savunanlar dindarlar olduğu için Müslüman oldu. Hiçbir hoca sana şunu anlatmaz: Peygamberimizin en büyük sünneti mülksüzlüktür.''üzerimde mülkiyet olduğu halde Rabbimin huzuruna gitmekten haya ederim'' demiştir. Zenginleri küstürürüz, vakıflarımızı, cemaatlerimize zenginler para, vermez, diye korkup anlatmazlar. Peygamberimizin ''Ticaret yapınız'' dediği de yalandır. Müşrik bir tüccarın sözü Peygamberimize mal edilmiştir. Peygamberimiz yoksuldu. Ama şimdi Başbakan yoksula ağlamıyor. Adalet, doğadaki güçlü zayıf dengesini korumak değildir. Bu, afyon dindir. Din, adalet, eşitliktir. Yoksulun derdiyle hemhal olmaktır. Biz diyoruz ki; ''dindar zihin: Senin bilincinde, tarihinde bu var. Uyan''
sf. 11
* İslamcı, başı açık bir kadında ne görür? Tarık (Tufan) gülüyor:
''Tebliğe muhtaç olduğunu düşünürler. Yardıma muhtaç duygusuyla yaklaşırlar''
İhsan Eliaçık daha sert şeyler söylüyor:
''Aşırı dar gruplar Atatürkçüleri dinsiz görür. Dini düşünen zihinde ötekileştirme çok şiddetli oluşur. Atatürkçü gerici, mürteci der. Ama dindar -bu Arap dünyasındaki din düşüncesidir- kafir der. Kanı, malı, canı helaldir. dini düşüncenin handikabı budur.''
sf. 18-19
* Mesele de burada zaten; söylemekle yetinmeyip söylediğin şey olduğun zaman peşine düşüyor çakallar.
sf.41
* Babamın 12 Mart darbesinden sonra avukatlık yaptığı davalardan biriymiş. Bir öğretmene sormuş gazeteci Fethiye'de:
''Hocam turşu yapmak mı zordur, darbe yapmak mı?''
Öğretmen cevap vermiş:
''Turşu yapmak daha zordur. Çünkü turşu için vasıflı hıyar gerekir. Darbe için birkaç vasıfsız hıyar yeterlidir!''
sf. 48
* Hava güzel. Bu hem iyiye hem de kötüye işaret. Hava güzel olduğu için gelmek kolay ama hava güzel olduğu için başka yere gitmek de kolay, daha tasasız bir yere.
sf. 53
* Bir gardiyan şöyle demiş bir anneye:
''Teyze hiç içeride çiçek yaşar mı?''
Anne cevap vermiş: ''Benim yavrum yaşıyor ya!''
sf. 73
* Kim bilir belki Ortadoğu'daki oğlan çocukları yüzü kalabalıkların arasından sıyrılıp çıksın, bir kez olsun görünsün diye ölür.
sf. 88
* Çok mutlu olmak için toplanmış insanlar kendiliğinden mutlu olurlar; herkes çok mutluydu.
sf. 92
* Gencecik ihtiyarlıyorum...
sf. 161
* Kan, eroinden bile daha beter bağımlılık yapan bir sıvı, akmaya başladığında ne zaman biteceğine öyle kolay karar veremez insan. Kan, bataklıktır... Çakılırsın...
sf. 244
* Savaşı ve düğünü aynı malzemelerle yapan ülkeler sık sık sevişmekle öldürmeyi de karıştırırlar. Bombaların patladığı topraklarda yapılan düğünlerdeki havai fişek iştahı başka türlü açıklanamaz. dokunmayı bilmediği için sadece vurabilen oğlan çocuklarının büyümeden ihtiyarladığı memleketlerdir bunlar, kadınlar pişmeden yanar.
sf. 227
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder